İznik, aynı adı taşıyan İznik Gölü
kıyısında, il merkezine 86 km. uzaklıkta bulunan
bir Bursa ilçesidir.
Coğrafi Konum
İlçe 29-30' (Demirışık köyü batısı) ve 29-57'
(Elmalı köyüdoğusu) doğu boylamları ile 40-21' (Hisardere
tepesi) ve 40-37' (Ayvaşa dağı) kuzey enlemleri
arasındadır. Rakımı 85m, yüz ölçümü 753 km2dir.
İznik Bursa'ya 77km, İstanbul'a 210km,
Eskişehir'e 149km uzaklıktadır.
Nüfus
İznik ilçesi, ilçe merkezinde bulunan 7
mahalleden, 37 köy ve 2 beldeden oluşmaktadır.
2000 yılında yapılan genel nüfus sayımı
sonuçlarına göre ilçenin nüfusu 20200 dir.
İklim
İznik genellikle ılıman bir iklime sahiptir.
İlçede kışlar genel olarak çok yağışlı, yazlar
ise kuraklığa sebep olmayacak derecede yağışlı
geçer.
Tarih
İznik, dört imparatorluğa başkentlik yapmış
nadir yerleşimlerden biridir. Bitinya, Bizans,
Selcuklu, Osmanlı imparatorluklarının başkenti
olmuştur.
İznik'te M.Ö 2500 yıllarından itibaren
uygarlıkların varolduğu bilinmektedir. M.Ö
316'da Makadeona İmparatoru İskender'in komutanı
Antigonos tarafından yenilenen ve
Antigoneia adını alan kent; Antigonos'un
Lysimakhos'a yenilmesiden sonra muzaffer
komutanın eşi Nikaia'nın adını almıştır.
M.Ö 293'te Bitinya krallığına katılmış, bu
dönemde önemli mimari eserlerle donatılmış ve
bir süre de krallığın başkenti olmuştur. Daha
sonra önemli bir Roma yerleşim birimi olarak
varlığını sürdürmüştür. İznik, 325 yılında
Hristiyanlık açısından çok önemli bir olay olan
I. Konsül toplantısına ev sahipliği yapmıştır.
Bu toplantıda Hz. İsa'nın tanrıdan dünyaya
gelmediği tezine karşılık, tanrının oğlu olduğu
görüşü baskın çıkmış, hristiyanlık ile ilgili
yortu günleri ve 20 maddelik Nikeia Kanunları
kabul edilmiştir. 787'de toplanan VII. Konsül de
İznik'te gerçekleşmiş ve bu konsülde resim ve
heykel üzerindeki yasakları kaldırmıştır.
Bizans ve Selçuk'a da başkentlik yaptıktan
sonra 1331'de Orhan Gazi tarafından Osmanlı
topraklarına katılmış; sanat, ticaret ve kültür
merkezi haline gelmiştir. 14, 15, 16. yy'larda
dünyaca ünlü İznik çinilerinin üretimi
gerçekleşmiştir.
Ekonomi
Ağır sanayi yatırımlarının bulunmadığı İznik
ovası, zeytin, üzüm, şeftali, kiraz, erik,
ceviz, kestane, elma ve domates üretiminde
önemli bir potansiyele sahiptir. İznik’te
üretimi yapılan tarımsal ürünler içinde
zeytin, çiftçi ailelerinin %70 gibi önemli
bir kısmının gelir kaynağı olarak birinci sırayı
almaktadır. Yöreye has bir ürün Müşküle üzümü,
ilçede halen yetiştirilmektedir.
İlçenin doğası, arkeolojik ve tarihi
kalıntıları ile gölün doğal kıyı şeridi piknik
yapmaya elverişli geniş ağaçlık alanlarıyla
turizme canlılık katar. Hacı Osman Köyü ve
çevresinde yamaç paraşütü ve çim kayağı sporları
için uygun alanların tespiti ile bu sporlara
ilgi duyanlara ev sahipliği yapmaya başlamıştır.
İznik gölünde tatlı su kereviti ve sazan,
yayın, alabalık , kızılkanat, gümüş gibi balık
çeşitleri bulunur. Kerevit ve gümüş balığının
tamamı ihraç edilir; diğer ürünler bölgede
tüketilir.
iznik Çinisi
İznik Osmanlı devrinde,büyük çini
merkezlerinden biridir.Osmanlı devrinden
zamanımıza kadar gelen en eski çinileri 1391
tarihinde inşaatı tamamlanan İznik Yeşil Cami
minare sinde görmek mümkündür. İznik'te 15.asrın
ilk senelerinde başlayan çinicilik çok kısa bir
zamanda büyük bir gelişme gösterdiğinden şehre
çinili İZNİK adı verilmiştir.17.yy.da İznik'i
gezen Evliya Çelebi, bu şehrin dokuz
mahallesinde halkın çini ve çanak çömlek imal
ederek geçimini sağladığını ve İznik'te 340 adet
çini fırının bulunduğunu seyahatnamesinde
zikretmektedir.Osmanlı devrinde mimari eserlerin
iç tezyinatında kullanılan çiniler 24x24 cm.
ebadında ve 2-3 cm. kalınlığında tabakalar
halinde yapılmıştır. Umumiyetle Selçuk çini
tezyinatı Osmanlıların ilk devirler de bazı
küçük değişikliklerle devam etmiştir.İstanbul
Çini Köşk Müzesi mihrabında, Selçuklu hendesi ve
yıldızlardan müteşekildir.İznik çinilerin de
hendesi şekiller yerine zarif kıvrık dallar
üzerine serpiştirilen Hatayi ve Rumi tezyinata
önem verilmiştir.Bugün birçok mimari eserimizi
süsleyen ve bazı Avrupa müzelerinin en mutena
köşelerinde muhafaza edilen İznik çini ve
seramiğinin yapılma işine 16.yy.büyük önem
verilmiştir. Çinicilikteki bu inkişaf 16.asırda
artan inşa faaliyetlerine sıkı sıkıya
bağlıdır.16.asrın 1.yarısın da imal edilen
çinilerde beyaz zemin üzerine çiçek motifleri,rumiler
ve palmetler mavi, lacivert ve sarı renkte
işlenmiştir. 16.yy'ın ikinci yarısından itibaren
çinilerin renk ve motiflerinde kendini gösteren
değişme neticesinde büyük bir zenginlik ve
kalite yükselmesi görülür.Beyaz zemin üzerine
natüralist çiçek ve yaprak, şakayık, lale,
sümbül, karanfil,gül, erik ve nar çiçeği
motifleri itina ile işlenmiştir. Sırlar parlak
ve çok temizdir. 1557'den sonra ortaya çıkan
mercan kırmızısı, çinilere ayrı bir güzellik
vermektedir. Çiniler üzerinde kabartma şeklinde
görülen domates veya mercan kırmızısının 17 yy.
başlarında birden kaybolduğu görülür. Herhalde
ustasının ölümü ile mercan kırmızısı sır olup
gitmiştir 16. yy. İznik çinileri ile,Topkapı
Sarayı harem dairesinde altın yol, 1557 yılında
inşaatı tamamlanan Süleymaniye Camii'nin
mihrabı, Rüstem Paşa Camii ve türbesi, Sokullu
Mehmet Paşa Camii ile diğer bazı mimari eserler
tezyin edilmiştir. Ayrıca bu yüzyıl çinilerinde
çiçeklerden en fazla lale motifine yer
verilmiştir. Rüstem Paşa Camii çinilerinde kırk
bir çeşit lale motifinin bulunduğu tesbit
edilmiştir. 17.yy. başlarında İznik çini sanatı
ve tekniğinde bir duraklama görülür. Desenler
bozulmaya renkler birbirine vurmaya başlar. Lale
ve karanfil motiflerin de 16.yy. ikinci
yarısında görülen mercan kırmızısı kaybolur.
Yerine soluk bir kırmızı gelir. Bu yüzyılın
çinilerinde zemin beyaz,yeşiller mavimsi ,firuze
mavisi de yeşilimsi bir renk alır. 16.yüzyılda
yapılan panolarda çiçek ve ağaçlar doğrudan
doğruya yerden çıkmış gösterildiği
halde,17.asırda artık vazoların içinden
çıkarılmaya başlanır. Bununla beraber 17.yy.başlarında
fevkalade güzel çiniler imal edilmiştir. Sultan
Ahmed Camii, Revan ve Bağdat Köşkleri, Topkapı
Sarayının sünnet odası kapısının iki yanı bu
devir çinileriyle süslenmiştir. 17.yy sonlarında
İznik çiniciliğinde başlayan gerileme, Osmanlı
Devleti'nin duraklaması ile alakalıdır. Dahili
ve harici huzursuzluklar ve harplerle yıpranan
devlet,sulh ve sükun devrinde sanata gösterilen
alakayı gösterememiştir. 16.asrın hummalı sanat
faaliyetlerine bu devirde tesadüf edemiyoruz.
Mimari faaliyetler parasızlık sebebiyle çok
azalmış ve mimariyi kendisi ne bir tatbik sahası
addeden İznik çiniciliği de böylece bozulmaya
başlamıştır. İnşaatın durması ile sipariş
alamayan çini imalathaneleri yavaş yavaş
kapanmaya başlamış ve 1716 senesinde İznik'te
çini faaliyeti tamamen sona ermiştir. 1719'da
yapılan 3.Ahmet Kütüphanesi'nin Çini ihtiyacı
boğaz içindeki Kara Mustafa Paşa Yalısı'nın
çinileri sökülerek karşılanmıştır. 18.asırda III.Ahmet'in
veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa İznik'teki
çini ustalarını toplayarak 1725 senesinde
İstanbul' da Tekfur Sarayı'nda çini imalathanesi
açarak çiniciliği tekrar ihya etmek istemiştir.
Bu imalathanede İznik çinisi ayarında çini
yapılamamıştır. Tekfur Sarayı çinilerinde, zemin
kirli mavimtırak, motifler yeşil mavi, solgun
kırmızı ve sarı renkte olup sırlar bozuktur.
Kısa bir müddet sonra bu faaliyet de durmuş,
ihtiyacı karşılamak için Viyana ve İtalya'dan
çini ithal edilmiştir. Son yıllarda Prof.
Dr.Oktay Aslanapa tarafından, İznik Çiniciliği
ile ilgili bir takım araştırmalar yapılmış ve bu
araştırmalar neticesinde bazı çini fırınları
bulunmuştur. Günümüzde bu araştırmalar zaman
zaman devam etmektedir. İlgili bakanlıkların
yetersiz bir bütçe sunmasından dolayı bu
çalışmalar yetersiz kalmaktadır. Son yıllarda
İlçede yapılan kazılar ve atölye çalışmalarıyla
birlikte İznik Çiniciliğinde bir hareketlilik
gözlenmektedir. Bu hareketlilik İlçede faaliyet
gösteren çini atölyelerini umut verici
çalışmalarıyla da kendini
göstermektedir.Günümüzde İznik'te çinicilikte en
büyük eksikliğimiz alp yapı konusundadır. İznik
çinisinin renkleri ve desenleri orijinal olarak
kullanılmakta fakat birçok atölyede Kütahya alt
yapısı kullanılmaktadır. Yapılan Karolarda ise
orijinal olmasa da günümüz teknolojisi ile
aslına en yakın alt yapı kullanılabilmektedir.
İznik çinisinin yeniden doğuşu bu alt yapı
eksikliğinin giderilmesi ile olacaktır.
Tarihi binalar
- Ayasofya Kilisesi (İznik)
- Zoimesis Tes Theotokos (İznik)
- Aziz Tryphonos Kilisesi (İznik)
- Sarı Saltuk türbesi (İznik)
Camiler
• Ayasofya Camii (Haigha Sophia
Kilisesi-İznik)
• Eşrefzade Camii (İznik)
• Mahmut Çelebi Camii (İznik)
• Yeşil Cami (İznik)
Medreseler
• Süleyman Paşa Medresesi (İznik)
Dış bağlantılar